İdllib’te ki gelişmeler endişe ile izlenmektedir.Hele Türkiye’nin Tahran’da ki zirvede sergilediği tutum İdlib’te ki gelişmelerden daha da endişe vericidir.Bu kayıtsız tutumla İdlib’ten gelecek sığınmacılara kucak açmayı kabul ediyoruz sinyali olarak algılanmalıdır.Zaten ekonomik krizle yaşam koşulları giderek ağırlaşan Türk halkı,İdlib’ten gelecek yeni sığınmacılara bakmakla mükellef olacağı için daha da fakirleşecektir.
Suriyeli sığınmacılar bizim olduğu kadar,AB ülkelerinin ve hatta dünyanın sorunudur.Bakmakla mükellef olduğumuz sığınmacılara maddi yardım AB ülkelerinden
son derece sınırlı kalmaktadır.Ancak Türkiye Suriye ile ilişkiler politikasın da uzlaşmaz tutumunu baştan beri sürdürdüğü için,üç buçuk milyondan fazla sığınmacıyı kabul etmiştir.Recep Tayyip Erdoğan’nın Esed katildir dediği kadar Türkiye’de Avrupa’ya göçmek için denizlerde boğulmak zorunda kalan kaçak sığınmacıların katilidir.
Türkiye’nin Suriye ile ilişkiler de yanlış politikalar izlemesi,dış ilişkilerde Dünya da yalnızlaşmaya itmiştir.AB ülkeleri ile aramız bozuktur.Sığınmacı sorunu AB’nin başını ağrıttığı için,ve özellikle Tahran zirvesin de ABD ye Suriye konusunda yakın görünme sevdası,Türkiye’nin dünyaya şahsiyetli bir devlet olmadığının kanıtıdır.Üzücüdür.İdlib’te ki sığınmacıları kabul ediyorum demektir.
ABD’nin Suriye ile istihbarat ilişkilerinin bizden daha iyi olduğuna inanıyorum.Yoksa Esed çoktan Amerika tarafından öldürülürdü.Esed Suriye halkı tarafından da sevilen bir lider Ülkesinin bütünlüğü için başarılı bir mücadele veriyor.Gelelim Türk hükümeti olarak Suriye ile ilişkiler de izlenen tutum,akla ABD’ye göz kırpmak mı?Yoksa RTE’nin Esed’le kişisel husumeti mi damga vuruyor gel de sen çık işin içinden.
EBRU TÜFEKÇİ